İzmirde de ÇEDES kapsamında Seferihisar ilçesinde öğrenciler gönüllülük adı altında iki okulda sabah namazına götürüldü. Dolayısıyla bunlar insanların özel alanına girdiği için bunlara çocuklar ve aileleri karar verebilir. İzmir’de de demokratik, laik ve eşitlikçi olmayan bu tür uygulamalar 842 okula “manevi danışman” ataması vb. Biz öncelikle böyle bir eğitimin ve dolayısıyla demokratik yaşamın inşası için bir adım attık. İzmirde birçok okulda dini vakıf ve derneklerin etkinlikler yaptığını biliyoruz. İzmirdeki diğer Emek ve Demokrasi Güçleri ile birlikte olmanın gerekli olduğuna karar verdik. Eğitim-Sen İzmir Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş100 yıllık Cumhuriyette böyle bir platform kurulmalı mıydı?Cumhuriyetin 100 yıllık tarihinde maalesef gerçek anlamda ne laik eğitim ne de demokratik yaşam tam anlamıyla kurumsallaştırılmadı. Ne gibi adımlar atılacak?Öncelikle Eğitim Sen İzmir şubeleri, Alevi kurumları ve veli dernekleri olarak bir araya geldik. Eğitim Sen İzmir Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, “sürekli ve fiili-meşru mücadele hattını” oluşturmak amacıyla platformu kurduklarını ifade ederek “Eskiyi ve yeniyi karşılaştırdığımızda eskiden var olan laik eğitim ve demokratik yaşamın kırıntıları bile şu anda halkın elinden alınıyor ve daha da geriye götürülüyor” dedi. Ancak eskiyi ve yeniyi karşılaştırdığımızda eskiden var olan laik eğitim ve demokratik yaşamın kırıntıları bile şu anda halkın elinden alınıyor ve daha da geriye götürülüyor. İzmir’de, son dönemde dayatılan dinselleştirme, tek tipleştirme, gericileştirme politikalarına karşı bir araya gelen STK’ler ‘Laik Eğitim, Demokratik Yaşam Platformu’nu kurdu. Eğitim Sen İzmir şubeleri, Alevi Bektaşi Federasyonu İzmir Bileşenleri, Yamanlar Cemevi, Demokratik Alevi Derneği İzmir Şubesi, Veli-Der İzmir Şubeleri, Övder İzmir Şubesi, Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şubesi, İzmir Yeşil Gelecek Derneği, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, İmece Dostluk Dayanışma Derneği ve Tüm Emeklilerin Sendikası İzmir Şubeleri’nin yer aldığı oluşum hakkında Eğitim-Sen İzmir Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Bizimle birlikte yol yürümek isteyen Emek ve Demokrasi Güçleri ile platformu kurduk. Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında birçok protokolün imzalandığını biliyoruz. uygulamalar ile yavaş yavaş hayata geçiriliyor. Bu bilgilendirmelerde (panel, forum, açık oturum ve bildiri dağıtımı gibi) toplumun tek tipleştirilmesine ve ayrıştırılmasına değil tam tersine farklılıkları ile çoğulcu, laik, bilimsel, kamusal ve demokratik bir eğitime ihtiyaç olduğunu anlatmaya çalışacağız. Konular hakkında elinizde ne gibi veriler var?ÇEDES geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan protokolle hayata geçirildi. Bundan sonraki süreçte “dinselleştirme ve gericileştirme” politikalarına karşı anayasal haklarımızı kullanarak velileri çeşitli yol ve yöntemler ile bilgilendirmeye çalışacağız, laik eğitim ve demokratik yaşamın inşası için çaba sarf edeceğiz. Bizim din ile veya dindar insanlar ile bir sorunumuz yok. Biz de buna karşı “sürekli ve fiili-meşru mücadele hattını” oluşturmak amacıyla ‘Laik Eğitim ve Demokratik Yaşam Platformu’nu kurduk. ",Son dönemde AKP iktidarının dinselleştirme ve gericileştirme politikalarına karşı İzmir’de STK’ler ‘Laik Eğitim, Demokratik Yaşam Platformu’nu kurdu. Sosyal hayatı etkileyen ve insanların yaşam şekline müdahalelere karşı ne gibi faaliyetler yürüteceksiniz?Bir ülkede eğitim ile toplumun yaşam tarzı arasında paralellik vardır. Bu platformun kurulmasının sebebi eğitimde ve yaşamın her alanında tek bir inanca, tek bir ırka, tek bir kültüre endekslenen milli ve manevi değerlerin dayatılmasına karşı laik ve demokratik bir yaşamı savunmak. Teklik üzerinden yürütülen milli ve manevi değerler karşısında çoğulculuğu benimseyen laik eğitim ve demokratik yaşamın oluşması için birlikte olmanın yollarını konuştuk. ÇEDES kapsamında yapılan bazı uygulamalar;Başta Eskişehir, İzmir ve Kırklareli olmak üzere ülkedeki birçok şehirdeki okullara imam atandı. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’ne çağrımızı yaptık. ÇEDES gibi laik eğitimi hedef alan projelere karşı nasıl mücadele edeceksiniz?Her ilçede Laik Eğitim ve Demokratik Yaşam Platformu’nun bileşenlerinin temsilcileri ile yereldeki etkin sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesi ile çalışmalar yürütülecek. ",. İnsanların nasıl giyineceğinden tutun neyi okuyacağına, neye inanacağından tutun hangi değerlere sahip olacağına kadar her şeye müdahale ediliyor. Bu ülkenin eğitimi bu ilkelere göre inşa edilirse toplumda da çok kültürlü, çok dilli ve çok inançlı bir demokratik yaşamdan söz edebiliriz. Biz de İzmirde din, dil, ırk ve cinsiyet fark etmeksizin insanların çoğulcu bir ortak yaşamı oluşturması için mücadele etmeye çalışacağız. Zaten, ‘Laik Eğitim ve Demokratik Yaşam Platformu’ kimsenin inancına ve yaşamına müdahale edilmesin diye kuruldu. Laik ve demokratik olmayan uygulamaları ve bu uygulamaların devam etmesi halinde eğitimin ve dolayısıyla toplumun nereye gideceğini velilere bildiriler dağıtarak, veli toplantıları yaparak anlatacağız. Bu projeyle birlikte Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ve Diyanet’e geniş görev alanları tanımlandı. Bu nedenle laik, bilimsel, demokratik, çoğulcu ve eşitlikçi bir eğitim sisteminin olması insanların demokratik yaşam tarzını benimsemesi anlamına gelir. Karaburun Çok Programlı Anadolu Lisesinde Salman köyü imamı derslere giriyor ve öğrencilere Kuran dağıtabiliyor. Bu nedenle eşitlikçi, bilimsel, kamusal ve demokratik bir eğitimden yanayız. Platformun kuruluş amacı ne?Türkiye’de uzun süredir siyasi iktidar, kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda tek tipleştirici, antidemokratik, dinci, ırkçı, homofobik ve cins ayrımcı politikaları ile toplumu dinselleştirmek ve gericileştirmek için “toplum mühendisliğine” soyunmuş durumda. Çünkü insanların inançları ve yaşam tarzları bizi ilgilendirmediği gibi çocuklarımızın inançları ve yaşam tarzları da kimseyi ilgilendirmemeli. Siyasi iktidar, “toplum mühendisliğini” organize etmek ve sürekliliğini sağlamak için bir taraftan protokoller ile bu toplum mühendisliğinin hukuki altyapısını oluştururken diğer taraftan okulları çeşitli cemaat, tarikat ve dini grupların etkinlik yapabileceği alanlara dönüştürmüş durumda. Kısacası her türlü demokratik hakkımızı kullanarak eğitimde dinselleştirme ve gericileştirme politikalarını teşhir ederek çocuklarımızı ve geleceğimizi bekleyen tehlikeyi tek tek anlatarak bunun önüne geçmeye çalışacağız. Buraya devlet ya da siyasi erk tek taraflı müdahale ederse laik, demokratik ve eşitlikçi bir toplumdan bahsedemeyiz. Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarda öğrenciler ÇEDES kapsamında cami gezilerine ve namaza götürülmekte, öğrencilere mezarlık temizliği yaptırılmakta, din görevlileri okullara gelerek dini konularda seminerler vermektedir. Herkesin bu ülkede artık şunu kabullenmesi lazım: Bu ülkede yüzlerce yıldır farklı ırklara, inançlara, kültürlere ve anadillere sahip milyonlarca insan yaşıyor.
Herkesin bu ülkede artık şunu kabullenmesi lazım: Bu ülkede yüzlerce yıldır farklı ırklara, inançlara, kültürlere ve anadillere sahip milyonlarca insan yaşıyor. Laik ve demokratik olmayan uygulamaları ve bu uygulamaların devam etmesi halinde eğitimin ve dolayısıyla toplumun nereye gideceğini velilere bildiriler dağıtarak, veli toplantıları yaparak anlatacağız. Dolayısıyla bunlar insanların özel alanına girdiği için bunlara çocuklar ve aileleri karar verebilir. Siyasi iktidar, “toplum mühendisliğini” organize etmek ve sürekliliğini sağlamak için bir taraftan protokoller ile bu toplum mühendisliğinin hukuki altyapısını oluştururken diğer taraftan okulları çeşitli cemaat, tarikat ve dini grupların etkinlik yapabileceği alanlara dönüştürmüş durumda. Bu bilgilendirmelerde (panel, forum, açık oturum ve bildiri dağıtımı gibi) toplumun tek tipleştirilmesine ve ayrıştırılmasına değil tam tersine farklılıkları ile çoğulcu, laik, bilimsel, kamusal ve demokratik bir eğitime ihtiyaç olduğunu anlatmaya çalışacağız. Bu ülkenin eğitimi bu ilkelere göre inşa edilirse toplumda da çok kültürlü, çok dilli ve çok inançlı bir demokratik yaşamdan söz edebiliriz. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’ne çağrımızı yaptık. Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında birçok protokolün imzalandığını biliyoruz. İzmirde birçok okulda dini vakıf ve derneklerin etkinlikler yaptığını biliyoruz. Bu nedenle eşitlikçi, bilimsel, kamusal ve demokratik bir eğitimden yanayız. Kısacası her türlü demokratik hakkımızı kullanarak eğitimde dinselleştirme ve gericileştirme politikalarını teşhir ederek çocuklarımızı ve geleceğimizi bekleyen tehlikeyi tek tek anlatarak bunun önüne geçmeye çalışacağız. uygulamalar ile yavaş yavaş hayata geçiriliyor. Buraya devlet ya da siyasi erk tek taraflı müdahale ederse laik, demokratik ve eşitlikçi bir toplumdan bahsedemeyiz. Platformun kuruluş amacı ne?Türkiye’de uzun süredir siyasi iktidar, kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda tek tipleştirici, antidemokratik, dinci, ırkçı, homofobik ve cins ayrımcı politikaları ile toplumu dinselleştirmek ve gericileştirmek için “toplum mühendisliğine” soyunmuş durumda. Ne gibi adımlar atılacak?Öncelikle Eğitim Sen İzmir şubeleri, Alevi kurumları ve veli dernekleri olarak bir araya geldik. Eğitim Sen İzmir Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, “sürekli ve fiili-meşru mücadele hattını” oluşturmak amacıyla platformu kurduklarını ifade ederek “Eskiyi ve yeniyi karşılaştırdığımızda eskiden var olan laik eğitim ve demokratik yaşamın kırıntıları bile şu anda halkın elinden alınıyor ve daha da geriye götürülüyor” dedi. Ancak eskiyi ve yeniyi karşılaştırdığımızda eskiden var olan laik eğitim ve demokratik yaşamın kırıntıları bile şu anda halkın elinden alınıyor ve daha da geriye götürülüyor. ",Son dönemde AKP iktidarının dinselleştirme ve gericileştirme politikalarına karşı İzmir’de STK’ler ‘Laik Eğitim, Demokratik Yaşam Platformu’nu kurdu. ÇEDES kapsamında yapılan bazı uygulamalar;Başta Eskişehir, İzmir ve Kırklareli olmak üzere ülkedeki birçok şehirdeki okullara imam atandı. Konular hakkında elinizde ne gibi veriler var?ÇEDES geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan protokolle hayata geçirildi. İzmirdeki diğer Emek ve Demokrasi Güçleri ile birlikte olmanın gerekli olduğuna karar verdik. Biz de buna karşı “sürekli ve fiili-meşru mücadele hattını” oluşturmak amacıyla ‘Laik Eğitim ve Demokratik Yaşam Platformu’nu kurduk. Biz de İzmirde din, dil, ırk ve cinsiyet fark etmeksizin insanların çoğulcu bir ortak yaşamı oluşturması için mücadele etmeye çalışacağız. İnsanların nasıl giyineceğinden tutun neyi okuyacağına, neye inanacağından tutun hangi değerlere sahip olacağına kadar her şeye müdahale ediliyor. ",. İzmirde de ÇEDES kapsamında Seferihisar ilçesinde öğrenciler gönüllülük adı altında iki okulda sabah namazına götürüldü. Bundan sonraki süreçte “dinselleştirme ve gericileştirme” politikalarına karşı anayasal haklarımızı kullanarak velileri çeşitli yol ve yöntemler ile bilgilendirmeye çalışacağız, laik eğitim ve demokratik yaşamın inşası için çaba sarf edeceğiz. Eğitim-Sen İzmir Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş100 yıllık Cumhuriyette böyle bir platform kurulmalı mıydı?Cumhuriyetin 100 yıllık tarihinde maalesef gerçek anlamda ne laik eğitim ne de demokratik yaşam tam anlamıyla kurumsallaştırılmadı. Sosyal hayatı etkileyen ve insanların yaşam şekline müdahalelere karşı ne gibi faaliyetler yürüteceksiniz?Bir ülkede eğitim ile toplumun yaşam tarzı arasında paralellik vardır. Bizimle birlikte yol yürümek isteyen Emek ve Demokrasi Güçleri ile platformu kurduk. Bu projeyle birlikte Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ve Diyanet’e geniş görev alanları tanımlandı. Biz öncelikle böyle bir eğitimin ve dolayısıyla demokratik yaşamın inşası için bir adım attık. Bizim din ile veya dindar insanlar ile bir sorunumuz yok. Bu nedenle laik, bilimsel, demokratik, çoğulcu ve eşitlikçi bir eğitim sisteminin olması insanların demokratik yaşam tarzını benimsemesi anlamına gelir. Karaburun Çok Programlı Anadolu Lisesinde Salman köyü imamı derslere giriyor ve öğrencilere Kuran dağıtabiliyor. İzmir’de, son dönemde dayatılan dinselleştirme, tek tipleştirme, gericileştirme politikalarına karşı bir araya gelen STK’ler ‘Laik Eğitim, Demokratik Yaşam Platformu’nu kurdu. Eğitim Sen İzmir şubeleri, Alevi Bektaşi Federasyonu İzmir Bileşenleri, Yamanlar Cemevi, Demokratik Alevi Derneği İzmir Şubesi, Veli-Der İzmir Şubeleri, Övder İzmir Şubesi, Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şubesi, İzmir Yeşil Gelecek Derneği, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, İmece Dostluk Dayanışma Derneği ve Tüm Emeklilerin Sendikası İzmir Şubeleri’nin yer aldığı oluşum hakkında Eğitim-Sen İzmir Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Çünkü insanların inançları ve yaşam tarzları bizi ilgilendirmediği gibi çocuklarımızın inançları ve yaşam tarzları da kimseyi ilgilendirmemeli. Teklik üzerinden yürütülen milli ve manevi değerler karşısında çoğulculuğu benimseyen laik eğitim ve demokratik yaşamın oluşması için birlikte olmanın yollarını konuştuk. Bu platformun kurulmasının sebebi eğitimde ve yaşamın her alanında tek bir inanca, tek bir ırka, tek bir kültüre endekslenen milli ve manevi değerlerin dayatılmasına karşı laik ve demokratik bir yaşamı savunmak. Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarda öğrenciler ÇEDES kapsamında cami gezilerine ve namaza götürülmekte, öğrencilere mezarlık temizliği yaptırılmakta, din görevlileri okullara gelerek dini konularda seminerler vermektedir. İzmir’de de demokratik, laik ve eşitlikçi olmayan bu tür uygulamalar 842 okula “manevi danışman” ataması vb. ÇEDES gibi laik eğitimi hedef alan projelere karşı nasıl mücadele edeceksiniz?Her ilçede Laik Eğitim ve Demokratik Yaşam Platformu’nun bileşenlerinin temsilcileri ile yereldeki etkin sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesi ile çalışmalar yürütülecek. Zaten, ‘Laik Eğitim ve Demokratik Yaşam Platformu’ kimsenin inancına ve yaşamına müdahale edilmesin diye kuruldu.